Zuhal'in Müzesi

1 Şubat 2010 Pazartesi

Facebookla birbirimize küstük


Facebook hayatımıza girdi gireli herkes bir arkadaş canlısı oldu...En son 15 sene önce gördüğü insanları bulunca herkes sevincinden ölüyor. Facebook olmasa da herkes özlediği eski arkadaşalarını bulabilirdi; cep telefonu yeni bir icat değil.  

Ben tüm bu düşüncelere gıcık olurken bir yandan da üyesiyim tabi...

Ama son günlerde hakkında düşündüklerimi bilirmiş gibi facebook beni kabul etmiyor, kapı dışarı etti beni. :))  Ne zaman açsam bir hata oluştu yazıp kapatıyor kendini..Vallahi ne yalan söyleyeyim ben de çok zorlamıyorum facebookla olan arkadaşlığımı. Zira o eski arkadaşım ya da ilkokuldayken oturduğum sıranın çaprazında kalan kapıdan çıkınca ilk sınıftaki önde oturan kız değil.  :)))

Tamam,  artık internet kendini aştı, insanlar da birbirinden uzaklaştı bunu anlıyorum ama ben bu durumun bir marifet görülmesine sinir oluyorum. Sırf arkadaş sayısı çok görünsün diye arkadaşımızın arkadaşlarının yurt dışındaki uzaktan akrabalarını listemize neden ekliyoruz???  Sadece merhabalaştığın , ortam bulupta arkadaş olamadığın insanların arkasından arkadaşım diye bahsetmekle aynı şey bu... Kompleksli insanlar yapar bunu...

Asıl marifet sokağa karışmak, yazışarak değil de konuşarak sosyalleşmek değil mi? Bilgisayarın başında oturup 24 saat yazan,  çizen, kafasını klavyeden kaldırmayan insana asosyal denirdi eskiden. Şimdi öyle olmazsan ayıplanıyor.

Şimdi bu kadar döşedim ama arkasından, arkadaşım facebook nasıllar bugün  bir bakıyım.  Hem kızarım hem severim kendisini.  :))

 Bu da benim çelişkim.  :))

Hiç yorum yok: