Zuhal'in Müzesi

29 Mart 2011 Salı

Travesti sesim...


Tercih sebebidir der yaşamları çok yargılamam, arada bir atıp tutsam da. Büyük ölçüde saygılıyım yani. Ama ses dediğin öyle mi?  Ya kadın sesi olacak ya erkek sesi.

Pazar gününden bu yana garip bir grip geçiriyorum. Ağzım, yüzüm, gözüm, heryerim bir tuhaf, beynim ince ince akıyor hissediyorum. Pazar günü son çare olarak annem gibi başıma çaput bağlamış ağlıyordum. Eşim beni acile götürürken sesimi bile çıkaramadım ki aslında doktorları sevmem onalara pek güvenmem.
Hatta acilde sıra beklerden korkudan birkaç dakikalığına kendimi çok iyi hissedip çıkmak istedim ama eşim kolumdan kaçarım diye sürekli tutuyordu. Napıyım korkuyorum; steteskoptan, beyaz gömlekten, ağzıma sokulmaya çalışılan çubuktan, dilimi Jimm Carrey'nin bile çeşitli animasyon destekleriyle yapabildiği kadar dışarı çıkarmamı istemelerinden.  Daha bu korku listesi uzar da şimdi acelem var az içimi boşaltayım diye yazıyorum.



Aslında konuya sesten girmiştik. Sesim iki gündür travesti gibi çıkıyor. Evet onların sesi böyle işte, kadın edasıyla erkek tonunun karışımı birşey. 

Ramiz dayının ses tonuna benziyordu sabah şimdi biraz yumuşadı. Eşime sabah söylediğim ilk şey ''kalk yiğen, daha işe gidilecek''oldu. Ama ben bugün işe gitmedim. Çünkü dün kime ''alo'' desem yanlış yeri aradığını zannediyordu. Çünkü benim gribim ses tellerimle resmen dalga geçiyor. Zaten bülbül gibi sesim yoktur, öyle narin, çıtkırıldım çıkmaz. Normal , harbi bir insan tonuyla konuşurum, pek kırıtmam. Ama dünden bu yana ben bu değilim yani. İçimde başka biri mi var anlamadım. Sesim göğsümden yukarı öyle bir çıkıyor ki hem beni yoruyor hem de karşımdakini korkutuyor. Ben de konuşamayınca yazıya vurdum kendimi.

Dünden de sesim biraz fena olduğu için patronum sürekli sesimin ona lazım olduğunu söylüyordu. Zannedersin ki sesimle para kazanıyorum, delimi ne?Sanki Maksim'de sahne alacağım akşam. Bırak beni be kadın, ölüyorum ben hastalıktan ''izinlisin bugün git dinlen ''diyeceğine... ne sesi. Önceden kanarya seslimiydim sanki canım. Allah Allaaaahhh. Bir de asab bozuyor. Neyseki bugün dinlendim iyice ama ses aynı ben de 2 ton aşağı düştü sadece. Yarın hagi notadan konuşurum bilemiyorum.  Ramiz dayı gider de Şebnem Ferah gelir mi? Sanmam. Şebnem Ferah'ın yellenmesinin  sesi benimkinden ince olur. :))

13 Mart 2011 Pazar

Güneşli Pazar


Çıkıyorum ben...

Bu güneşli havada evde duramam;biraz yürür, biraz gezerim...

Muhtemelen biraz da yer, içerim...

Herkese de bunu tavsiye ederim...

Baaaayyyy...

Sizi bazı Mersin manzaralarıyla başbaşa bırakıyorum...















1 Mart 2011 Salı

Bloguma dokunma!!!




Dokunacak bu mu kaldı.  Ne battı, ne oldu anlamadım.

Siz burdan dokunursanız biz de gider başka yerden dokundururuz size. canımız yazmak istesin yeter ki!

Blogların ne zararı var?

Herşeyin askıya alınıp bekletildiği, insanların oyalandığı, enayi yerine konduğu  şu memlekette blogspotu kapatarak mı huzura ereceğiz.

Gerçek mi bu?  Biri çıkıp fena halde keklendiğimi söylesin lütfen