Zuhal'in Müzesi

29 Mayıs 2011 Pazar

Bunları biliyor muydunuz?





-Fareler 800 metre boyunca yüzebilir ve 3 gün boyunca su da kalabilirler. 

(Bak seeeennn. Yine de huylanıyorum ben fareden.Buraya bile gerçek bir fare resmi araken huylandım da mickey mause resmi yükledim)








-Aspirin bir ağrı kesici değil romatizma ilacıdır.    

(Doğrudur)









-Fransa kralı 8. Charles'ın sol ayağında altı parmak vardı. 


(Bize ne. Sol ayağı hep nasır tutmuştur onun, sığmaz ayakkabıların içine. Adam kral gerçi, özel yapım ayakkabı giymiştir hep. Bişi olmaz  o lüksün için de. Gariban millet napsın)








Halley kuyruklu yıldızı ilk kez MÖ 240 yılında görülmüştür.

(Acaba hangi medeniyet görmüş ilk kez. Ben de arkeologum ama bundan haberim yok. Biraz bakınmak lazım kitap falan.)









Yazılı ilk hukuk kuralları Sümerler tarafından oluşturulmuştur.


(Doğru)










Tavus kuşlarının metalik parlaklıkta bulunan tüylerinin değişik renklerde gözükmesi, özel tüy tellerinin ığığı bükerek yansıtmasından kaynaklanır.


(Hıımmmmm. Çok güzel bir görseli var tavus kuşunun gerçekten)

25 Mayıs 2011 Çarşamba

kırık kalpler kurabiyesi.

Aslında yapmaktan çok yemekten yanayımdır. Ama çalıştığım firma un ihracatı yapan bir firma ve dün akşam üretim müdürü elime 2 kg. unu tutuşturunca başka çarem yoktu.

Daha önce bu kurabiyelerin daha küçüğünden yapıp işe götürmüştüm. Bundan sebep yeni bir talep geldi. Ben de kıracak değilim. Dün akşam kolları sıvadım. Bari bu defa güzel bir jest olsun diye büyük boy kalpli  kalıp kullanıp minik poşetlere yerleştirdim.  Kurabiyeleri dağıttığımda yüzlerde oluşan gülücük güzeldi.

Aslında yapım aşamasında da tüm haftanın stresinden kurtulduğumu ve terapi gibi geldiğini itiraf etmeliyim.

Kendisini keyifle takip ettiğim ''şeker kurabiyeci'' kadar olmasa da mutfaktaki malzemeyle de fena şeyler çıkmıyor ortaya.

Tarif de vermek lazım değilmi adettendir. Kırık kalpler deyince çok değişik bir tarif sanılmasın. Herkesin bildiği kolay bir tarif ama eskiden beri  ''kırık kalplar kurabiyesi'' deriz ablamla. (uzun yılar sevgililerinden ayrı kalmış iki genç kız başka bir isim koyamazdı)  Bizdeki adı budur. Siz de adını değiştirin. İsterseniz kendi adınızı koyun, isterseniz o anki duygunuzun adını... Özelleştirin kurabiyenizi.

KIRIK KALPLER KURABİYESİ

1 paket margarin
4 yemek kaşığı pudra şekeri
Aldığı kadar un


Bu malzemenin içine zevkinize göre ceviz, fındık, tarçın, damla çikolata ya da kuru meyve ekleyebilirsiniz.  

Sade yapmışsanız eğer fırından çıkarır çıkarmaz pudra şekeri ve tarçın karışımını üzerine serpin.

Not:Nescafenin yanında çok güzel oluyor..




Veeee 'te son


19 Mayıs 2011 Perşembe

Kağıthane

''Buradaki hiçbir şeye ihtiyacınız yok ama gördüğünüzde hepsini birden almak isteyeceksiniz.''


Kağıthane'yi  dekorasyon dergileri karıştırıken fark ettim. Sonra baktım heryerde. Çoktan ünlü olmuş. Adından da anlaşılacağı gibi ana malzemeleri kağıt ve kağıttan ürünler tasarlanıyor. Bu tasarımlarda mutlaka bir nostalji ya da bir espri yakalayabiliyorsunuz.

Benim çok beğendiğim tasarımların bazılarını paylaşmak istedim.


Klasik çay tabağı desenli bardak alttığı, notluk ya da amerikan servisi, tamamen geri dönüşüm eseri olan eskiz defteri,  'isim, şehir, hayvan' ve 'adam asmaca' oyunlarının hazır yaprak sayfaları...

Şunu söylemeliyim ki rakı ve soğuk su için tasarlanan bardak altlığı benim favorim. Böyle bir güzellik yok.

'Bakkal defteri' de benim çocukluğuma, ilkokul yıllarıma götürdü görür görmez. İlkokul hocam, defter kenarındaki  kırışıklıklar için bakkal defteri benzetmesi yapardı. ''Görmeyeceğim öyle bakkal defteri gibi ataş takın defterlerininzin kenarına.'' Evde ataş yoksa eğer, çoktur annemin akşamları defterimin kenarını mandalladığı ahşap çamaşır mandalıyla. Ahşap  mandal, hem çok nostaljiktir bu yüzden, hem de birçok hobi uğraşına yatkın bir malzeme olduğundan özeldir benim için. Bir ara ahşap mandalları boyar bir yüzüne mıknatısı yapıştırıp buzdolabı için notluk yapardık. Sonraları çok ucuzuna hazırını bulunca bıraktık boyamayı. Şimdi 1 TL'ye bir paket boyanmış, süslenmiş cici ahşap mandal satılıyor. Bakkal defterinden çamaşır mandalına nasıl geldim? Anılar işte...

Şu  esprili güzelliklere  bir bakın.

Sitesini de buradan takip edebilirsiniz.












16 Mayıs 2011 Pazartesi

Evimize hırsız girdi.

Evet salı günü biz iş yerlerimizde başkaları için çalışırken başkaları da gelip bizim evde çalışmış. Önce bir güzel levye ile kapıyı açıp yatak odamıza girmişler ve tuvalet aynam başta olmak üzere her yeri aramışlar.

Bir yabancının eşyalarına dokunduğunu bilmek birşeyler çalmış olduğunu bilmekten daha kötü bir duygu. Neyseki çalınan tek şey fotoğraf makinem olmuş gibi. Gibi diyorum çünkü emin olamıyorum. Belki sonradan arayıpta bulamadığım birşey olursa diyeceğimki; ''evet çalınmış''.

Üstelik sadece bizim daire değil bizim kattaki iki daireye girmiş, diğerine de girmeye çalışmış, kapıda zorlama izleri var.

Olay şöyle gelişti;

Önce eşim eve gelmişti. Ve evde bir dağınıklık farkedince hemen beni aradı buraları sabah çıkarken sen mi dağıttın diye. Yok mok derken eve geldim ben de bir gezdim şöyle. Çalınmasından korktuklarım yerli yerinde, birşey çalınmamış gibi. (Henüz fotoğraf makinesinin gittiğinin farkında değiliz) Hatta dedikki ''birşey alınmadığına göre bu hırsız hala evde olmasın, biz çıkalım polisi arayalım hemen'' Öyle de yaptık. Yaklaşık 5-10 dakika sonra ekip arabasından 3 polis indi.

-Siz misiniz arayan?

- Evet biziz. Buyrun çıkalım.

Neler dağılmış?. kapı nasıl açılmış?, neler çalınmış?, şikayetçi misiniz? vs. gibi sorular.

- E tabi şikayetçi olalım birşeyimiz çalınmasa da evimize tecavüz edildi yani, tepkisiz mi kalalım

-İyi o zaman biz gidelim birazdan olay yeri inceleme gelecek.

-Güle güle, teşekkürler.

5 dk sonra, yine 3 polis memuru(sivil)

-evden kaçta çıktınız, eve kaçta geldiniz, birşey çalındı mı? vs.

Birkaç da fotoğraf çektiler. Birinde ben ellerimi açmış gösterir halde poz veriyorum. Artistik yani. O fotoğraf makinesinin flaşı patladığı anda o yöne doğru yürüyordum, tesadüfen kadraja girdim. Amerikan filmlerinde, cinayetin ardından olay yerine gelip fotoğraf çeken, kahve tonlarında takım elbise ve yine aynı tonlarda  fötr şapka takan dedektif geldi gözümün önüne o anda.

-Birazdan parmak izi için ekip gelecek.

Gittiler.

5-10 dk sonra

3 polis memuru daha parmak izi almaya geldi.

İlk soru;

 -Birşey çalındı mı?

Ne çok sordular bu soruyu. Birşey çalınmadıysa problem yok sanırım.:))

Tuvalet aynasının üstündeki kutular parmak izi vermezmiş ama yine de baktılar, kutularım simsiyah tozlandığıyla kaldı.

Gittiler.

Bu arada saat 22:00 oldu. Engin karakola şikayetçi olmaya gitmişti.

Bir süre sonra bizim katın koridorundan polis telsizi gelmeye başladı, Dedim 'herhalde benim koca polislerle geri geldi, sevmediğimiz komşulardan şikayetçi mi oldu ne deli' derken merakımdam kapıyı açtım. Bir baktım bize gelen polisler. 

-Bak bir tek sizin eve girmemişler buraya da girmişler'. '

Ay çok rahatladım(!!!)' dedim içimden. Komşular da korkunç yani. Bizim evde bir tantanadır gidiyor, polisler girip çıkıyor, kapı ardına kadar açık 'ay bize de hırsız girmiş' demiyorlar. Bu nasıl bir zihniyet, biz girmedik ya evinize!

Neyse... Hırsızdan aldığımız derslere gelelim

1-Birşey çalınmadıysa ya da çalınmadı sanılıyorsa devletin polisi meşgul edilmekten çok haz almıyor. Evinize yabancı biri girmiş, her yeri kurcalamış çok da tııınnnn!  ''abla neler var bu ne ki'' durumu.
2-Hırsız dediğin çok da akıllı değil, ne kadar kutu, kutucuk,kesecik varsa içlerini aramış. Değerli eşyalarımızı kuytu köşelerde bu şekilde saklamıyoruz. Benim gibi her türlü kutuyu, keseyi de saklamamaya özen gösterin,daha çok dağınıklığa sebebiyet veriyor, içinde birşey var sanıyor :)) Ne kadar çul çaput varsa eve soktuğumu düşünmüştür hırsız. Haksız da sayılmaz.
3- Apartman sakinlerine; olur olmaz herkese, her zili çalana aprtamn kapısını açmıyoruz. Diafon takılmış her daireye 'kim o' diye bir sesleniş çok zor değil.
4- Apartmanda değişik bir hareketlilik varsa lütfen birazcık merak edip ilgileniyoruz. Zira apartmanın önüne biri kamyon çekip evi boşaltsa hiç kimse ne oluyor burda demez . Ben de demem. Hiç tanışamadığım komşularımdan biri taşınıyor diye düşünürüm.
5-En önemlisi kapının her kilidini kullanıyoruz. Üstten alttan ne kadar kilit varsa. Biz yukardan kilitlemiyorduk bir süredir kapı zor açılıyor diye.
6- Aslında hırsızlar için kapıya elektrik bile verebiliriz. Biz evde çıkınca devreye giren bir sistem.Yapışıp kalsın açmaya çalıştığı kapıya.
7- Komşularla samimi oluyoruz.sabahları asansörde karşılaşınca 'günaydın' ya da akşam eve girişte karşılaşınca 'iyi akşamlar' demekten öteye gitmeliyiz. Komşuluk kavramı pek gelişkin değil günümüzde malum. Kimseyi hatalı buluyor değilim ben de yabancıyım komşularıma. Halbuki insanın insana her zaman ihtiyacı var. Bunu unutmamalı.

Sonuç olarak

Olur böyle vakalar, Türk polisi yakalar.

1 Mayıs 2011 Pazar

Bekar kızlar üzgünüm, Prens William da evlendi. - 1 mayıs - güzel pazar vs. vs. vs.


Neyseki ben Wiiliam'dan önce evlendim :))

Evlendi evlendi de bizi niye bu kadar ilgilendirdi  anlamadım. Kendime bile şaştım, işte olduğum halde düğünü takip ettim.

Gelinliği nasılmış, makyajı nasılmış, duvak uzunmuş, gelin de güzelmiş... Çirkin olsa yanmıştı zaten. Dünyanın dilinde ''ingilizlerin gelini de pek nemrut çıktı canım'' cümlesi gezer dururdu. Aslında çirkin de olsa nemrut olmazdı sanırım. Nemrutluk bize, daha doğulu kültüre ait bir yüz mimiği sanki. Elin Avrupalısı, Amerikalısı bizim gibi surat asarak, gözlerini belerterek laf anlatmıyor malum.

Biz bir bakışımızla insanı yerinden hoplatırız, evelallaaaahhh:))

İfade güçlüğü çektiğimizden olsa gerek.

Acaba bahis oynayanlar iyi para kazandı mı?

William Kate'i neresinden öpecek?,

Kraliçe mavi elbise mi giyecek?,

''Hocaaa oynama maviye, yatar o yatar.

'' Sarı giydi kraliçe nabeeeerrrr:...''

***

Bugün pazar, 1 mayıs işçi bayramı bugün. Kutlamak isterim burdan es geçmek istemem, emek vererek çalışan, günde 11 saat çalışan biri olarak.

***

3 kız bideyiz. yeni planlar yapıyoruz, hayaller kuruyoruz, az önce bonibon yedik. Kahvemizi içtik. Tüm bunlardan önce sahilde çok güzel bir kahvaltı yaptık. eve sokağın sesi giriyor. Ve güneş...Bugün için yeterli...Hayattan çok şey beklememek lazım  :))