Zuhal'in Müzesi

30 Eylül 2013 Pazartesi

bir baktım çıktım ben...

Tekrar merhaba. Deniz Lal 1 yaşında. 1. doğum gününü evimizde sevdiğimiz dostlarımızla birlikte kutladık. O güne dair çok şey yazmak istiyorum ama yine gecenin köründe pc başına oturduğum ve gözlerim kapanmak üzere olduğu için bu resmi koyup çıkıyorum. Resimdeki detay o günden. Bu sıralar sadece ve sadece onunla ilgilenebiliyorum. Başka hiçbir şey yapamıyorum. Aslında bu durum yani sadece onunla ilgilenmek ve başka hiçbir şeye zaman ayıramama ya da bunu becerememe durumu insandaki sahip olduklarıyla yapamadıkları arasındaki çekişmeyi hızlandırıp sinir bozuyor. Ama son günlerde farkettim ki hiçbir şey yapmak istemezsem, yani hobilerimi ve çalışmayı vs. gözardı edersem 24 saat insana yetiyor ve şu bahsettiğim çekişme yaşanmıyor. Ama ben böyle biri miyim? Maalesef değilim. Benim çekişmelerim yarın başlar. Biliyorum. Onlardan biri olamasam da ''yaşasın -çalışıyor musun sorusuna hayır çocucuğumu büyütüyoooorum- diye cevaplayan kadın topluluğu. Ay nasıl imreniyorum bu cevaplarına. Benimse aklımdan sürekli vagonları fikirlerle dolu bir tren geçiyor. Bugünlerde olduğu gibi bazı istasyonlarda rötar yapıyor o kadar. Evde oturmaktan hoşlanıp çalışmayı hiç düşünmeyen kadınların vicdanı ne kadar rahat. Sanki çalışmak ayıp da evde oturmak daha havalı. Deli bunlar ya. Yarın sabah işe gitmek için neler vermezdim. Ama Laliş çok küçük az daha az daha diyerek zamanı geçiriyorum. Bakalım ne zaman canıma tak edecek. Çocuk büyütüyooooorumcu kadınları cinnet basmıyor mu evde yahu? Aman neyse banane. Ne halleri varsa görsünler. Gece gece zaten bir baktım çıktım ben. Umarım daha sık yazarım. Çok istiyorum yoksa.