Zuhal'in Müzesi

26 Nisan 2010 Pazartesi

bereket kuşundan broş...

Berket kuşlarından bahsetmiştim...

İşte o kuşlar yapılırken ben ablamın yanına yamanıp yamanıp şunu mu yapsak bunu mu yapsak diyerekten bir broş yapayım dedim. Elime ne geçtiyse  takıp takıştırdım...

Benim çok hoşuma gitti...

Kendim yaptım diye değil :))

Not: Bu kuşlardan yapılmış başka şeyler de gelecek...


18 Nisan 2010 Pazar

Sıradışı tasarımcıdan sıradışı koltuklar...

Bu sıradışı tasarım 1983 doğumlu ünlü fransız tasarımcı Olivier Gregoire'ye ait. .Şu anda New York merkezli çalışan tasarıcı Fransa'da 6 yıldır ürün tasarımı eğitimi aldı. Eserlerinde,  sanat ve endüstri arasındaki dengeyi fonksiyonellikle sağlıyor.

Özellikle bu tasarım, kullanılamayan alanalara, uygun şekillendirmelerle oturma alanı kazandırma ilkesiyle oluşturulmuş. Normalde düz bir halı gibi görünen bu mobilya ona verdiğiniz şekille beraber kendini buluyor ve koltuğa dönüşüyor.




15 Nisan 2010 Perşembe

''kutsal kase''

Sinirden çatlamak üzereydim tam.....Derken 10' a kadar sayıp derin bir nefes aldım...İki paket de eti brownie  yedim.... Ve işte final...Daha sakinimmm...

Bu asabiyetin sebebine gelince...Sebep erkek cinsinin eşya kullanmadaki beceriksizliği ve kullanım yerleri konusundaki kafa karışıklıları...Bunlara anneleri, çocukluktan başlayarak  öğretmiyor mu yaaa,  kase, tabak, bardak mutfakta; diş fırçası, şampuan banyoda kullanılır diye...Allahım allahım...Bukle bukle(!) saçlarına bakım yaparlarken banyoyu çok fazla dağıtmamalarını, yumurta fırçasını ve diğer mutfak gereçlerini bu iş için kullanmamaları gerktiğini, zaten banyo dolabında böyle işler için alet edevat olguğunu daha kaç kaç kaç kaç kere söylemeliyiz. Hem de bağırbağıraaaaaaaa...Aaaaaaaaa...

Amaaan  ya... Vallahi başıma ağrı girdi...Bööyle sağ tarafına doğru, gözüme iniyor ağrısı...İki tane brownie 'yi de indirdik mideye akşam akşam...

Düzenli olarak badem yağı alıyoruz saç bakımı için. Ama ben daha hiç süremedim saçıma...Nasıl iştir anlamadım...Evde yaşayan diğer bireyden bana sıra gelmiyorki.

Geçen hafta sonu da bir erkek berberi gördüm delirdim zaten...Ben daha böyle kokoş kuaför görmedim. Böyle bayan kuaförü bulsam  giderim vallahi. Hani bu erkek berberlerinde müşteri koltuğunun önünde lavabo olur ya, sevimsizdir hani...Adamlar koymuş lavaboyu, geleneği bozmamış ama altın sarısı metal yuvarlak bir lavabo..Bir kokoş bir kokoş inanamazsınız...Yine müşterinin önünde tavana kadar uzanan altın rengi çerçeveli upuzun bir ayna...Müşteriler traş olurken birbirini görmüyor, birbirinden siyah kalın camlarla ayrılmış bölmelerde televizyonlarını seyrede seyrede keyif sürüyorlar...tam erkek işi yani... Keyif çatmaya yönelik...Kadın aceleciliği gibi değil...''benimki sadece düz fön ben bir oturup halletseydim de bu bayanın kesimini sonra yapsaydınız.'' tavrı söz konusu bile değil...

Neyse...Çok uzattım yine...Bir kasedir beni bu noktaya getiren gece gece... Kalk git yat desin biri bana...

Bir ara beş dakika  koaföre uğrayıp ''kırık''larımı aldırayım...

5 Nisan 2010 Pazartesi

Eda Taşpınar'ın Evi

Son zamanların çok konuşulan kadınlarından kendisi.  İkoncan Eda...Ben magazini pek sevmem ama evindeki bazı detayları çok beğendim. Huzur veren bir dekorasyon uygulanmış. Renkler de yumuşak, hiç rahatsız etmiyor. Özellikle yemek masasının olduğu bölüm çok sıcak... Gelelim fotoğraflaraaaa...


Orta sehpanın ayaklarına ve  ahşap sandalyeye dikkat...Ya da koltuk mu demeliydim?



Yatak odasındaki bitkiler gerçek midir acaba? Genç adam dekora ait değil. Sanırım Eda'ya ait...:))