Zuhal'in Müzesi

28 Nisan 2012 Cumartesi

Dekorasyonda ''Fiskos'' Sehpanın Önemi...

Dekorasyonda adı bundan daha güzel parça var mıdır? Fiskos...

Fiskos sehpa evlerimizde çoğu zaman gelişigüzel bir köşede, işlevsiz bir şekilde durur. Üzerindeki biblo sayısı o kadar çoktur ki bir fincan kahve koyacak yer kalmamıştır. Halbuki asıl amacı; en az iki kişinin,  evdeki herkesten küçük bir kaçamak yaparak önemli  ya da gizli konuşmalar yapmasını sağlamak hatta küçük dedikodular yapmasına vesile olmaktır. :))  Yani adı boş yere ''fiskos''konulmamıştır. Bu hem Türk kültüründe hem de başka kültürlerde ihtiyaç duyulan bir durumdur. Dedikoduyu duyunca bozulacak birşey yok hepimiz yapıyoruz. :)) 

 Fiskos sehpa bazen evlerin tavla köşesi olur. Yenilen, koltuğunun altına tavlayı sıkıştırıp çayları tazeler...

Bazen anne ve baba bazen iki arkadaş bu küçük masanın iki yanındaki rahat koltuklarda oturup ellerine kahvelerini aldığında yanlarına yaklaşılmaması gerektiği diğer aile bireylerine daha çocukluktan itibaren  öğretilmelidir ki, bireylerde de bazı konuların daha kapalı ve özel kalması gerektiği kavramı oluşsun. Günümüzde herşey fazlasıyla açık yaşanıyor zaten.

Eski formları beğenmiyor olabiliriz ama günümüzde dekorasyonda seçenek çok fazla...

Klasikten kurtulmak istiyorsanız cam bir fiskos edinebilirsiniz.

Ya da kendiniz boyayıp daha özel kılabilirsiniz. Eski fiskos sehpanızı tamamını beyaza boyayın...İsterseniz üzerine desenler de yapın...

Ayakları ahşap kalsın, masa bölümünü deri kaplayın...

Gösterişi sevenlerdenseniz altın ya da gümüş rengine boyayın...

Kral Arthur'un izlerini taşıyan bir sehpaya ne dersiniz?

İki tane bambu koltuk bir de küçük bambu sehpa da çok güzel bir hava katar fiskos köşenize.

Daha dinamik, kapaklarının içinden tavla ve satranç tablası çıkan sehpalar da oyun düşkünleri için çok ideal.
Bu sehpayı bulabileceğiniz adres http://www.mobilya.net/







Sedef kakmalı bu sehpalar da çok şık...







Dekorasyonda retronun yoğun olarak kendini gösterdiği şu zamanda fiskos sehpanın da yeniden şekil bulduğu bir yerler olmalı...
Günümüzde demode olarak görülen ve artık evlere girmesi pek tercih edilmeyen fiskos sehpa, bu  yönleriyle düşünülmediği için mi  modern dekorasyon anlayışında kendine yer bulamamıştır?

İzin Dönüşü


Merhaba Herkese.....

8,5 gündür zorunlu yıllık izin kullanımından sonra bugün işe tekrar başladım. Her şey bıraktığım gibi. Gerginliğinden hiçbir şey kaybetmemiş.

İzindeyken ne yaptığıma gelince; yattım, uzandım, dinlendim ve yemek yedim. Gayet sıradan ama çok dinlendiriciydi ve dinlenmeye çok ihtiyacım vardı.

Bu sıralar iştahım açılmaya başladı. Çocuk gibiyim; biri güzel yiyeceklerden bahsetse canım çekiyor. Hamilelik böyle bir şey mi???

Bu arada bebeğimin ilk kıpırtılarını anlamaya, ayırt etmeye çalışıyorum. İlginç bir hafif batma hissi gibi. Hala tam ayıramıyorum. Hamileliğimin 20 haftasını geçiriyorum şu sıralar. 40'dan düşünce neredeyse yarısı. Umuyorum rahat ve sorunsuz devam eder. Umut etmek bir yana her gün dua ediyorum kızımı sağlıkla dünyaya getirebileyim diye.

Lütfen Tanrım, yeri gelmişken tekrarlıyorum. ''Lütfen...Sen her dileğimi zaten biliyorsun''

***

Bu yazıya dün ara vermiştim. Bugünse cumartesi. 14:30'a kadar işteyim bugün. Yine de adı cumartesi ya bu da yeter. Sabah hep beraber güzel bir kahvaltı yaptık  arkadaşlarla. Çok yemişim, yerimden kımıldayamıyorum şu an. Altın vuruşu Zeliş'in bana özel yaptığı içi çikolatalı poğaça ile yaptım. Çok mutluyum o yüzden.

Herkese sevgiler.

19 Nisan 2012 Perşembe

Mersin Mimozaları

 Mimozaların arkasından denize bakmak gibisi yok...


18 Nisan 2012 Çarşamba

Çiçekli Havlular

 Uzun, çok uzun zaman önce yaptığım havlu süslemelerini paylaşmak istedim. Gümüş ve altın simli çiçekler halamın evini karıştırmaca sırasında bulunmuştu. Siyah çiçekleri kimin ördüğünü hatırlamıyorum. Ben de örmüş olabilirim.:)) Havlulardan büyük beyaz olan 2 TL'ye alınmıştı. Küçüklerin ise tanesi 1 TL idi. Havlu kaliteleri hiç fena değil.

Sırada büyük boy turuncu, turkuaz ve krem rengi havlular süslenmeyi bekliyor. Kaç sene sonra yaparım bilmiyorum. :)) Bugün rahatça blog yazmamın sebebi de izinli oluşum zaten. Aslında daha çok, daha çok yapmak ve yazmak istiyorum :)) Fırsat olmuyor ne yazık ki.

Çarşamba izninden iyi akşamlaaaaarrrrr :))




16 Nisan 2012 Pazartesi

Eski monitörden de saksı olurmuymuş demeyin. Alem yapmış...Olmuş



Yer Mersin.

Elektronik işleri yapan bir dükkanın önü.

Yaptığı işle beraber düşünüce manzara çok manidar.

 Birçok şeyden saksı yapıldığını gördüm de -eski elektrik süpürgesinden bile- ama bilgisayar monitörü hiç aklıma gelmezdi. Bu fikrin sahibini gerçekten çok tebrik ediyorum.Yaratıcılığına hayran kaldım.

Bu arada elektrik süpürgesini buradakiler gibi Amasra'da görmüştüm ama nedense blogda yayınlamamışım. İlk işim onu da yayınlamak olacak.

 buradakiler ise yine Mersin'den. Bir bakın derim.


14 Nisan 2012 Cumartesi

Uğur böceği kanepeler

Dünyanın en cici kanepesi bunlar olsa gerek.

Yapımı da gayet kolay. Biz bunları geçen akşam yedik ablamın ellerinden.

En altta yuvarlak kraker var. Onun üzerinde krem peynir veya yumuşak beyaz peynir sürülüyor.

Krem peynirin üzerine ikiye bölünmüş cherry domatesin yarısı...

Araya da bir yaprak maydonoz.

Uğur böceğinin kafası yarım zeytin, benekleri ise zeytin ezmesinden.

Biblo gibi bir görüntüsü var. Görünce insanın çığlık atası geliyor sevinçten.


13 Nisan 2012 Cuma

Blog adımı değiştirdim. Zordayım :((

Blog adımı değiştirdim ama kafam iyice karıştı. Zaten çok iyi anlamadığım bu iş sonrası ''Zuhalin Müzesi'' olarak kendi blogumu bulamıyorum. Bazı şeyler hala içimdeki ekip adıyla çıkıyor. Google'a içimdeki ekip yazınca blog kapandı diyor okey ama Zuhalin Müzesi olarak da görünmüyor, bulunmuyor.

Biraz bekliycem böyle bakalım ne olacak. Ne yapmam gerektiğini bilen varsa söylesin lütfen.



Not: Kimsecikleri beklemeden, ne yapabilirim'i düşünmeden blog adımı tekrar eskisi gibi yaptım. Oh be. dünya varmış.(aynı gün kısa bir süre sonra sonra)

Her gün 1 elma





Hamile kaldığımdan, daha doğrusu mide bulantılarım başladığından beri en rahat yediğim şeyler elma ve havuç. Midem artık oldukça rahatlasa da her gün 1 elma yemeye devam ediyorum.  Elmanın faydalarını bir hatırlayalım.



Elmanın Faydaları:
Elma Cildin taze ve güzel kalmasını sağlar.
Elma Sinirleri ve adaleleri kuvvetlendirir.
Elma Bedeni ve zihni yorgunluğu giderir.
Elma Hamilelerin bulantı ve kusmalarını azaltır.
Elma Şeker hastaları için faydalıdır.
Elma Hastalıkların çabuk geçmesini sağlar.
Elma Böbreklerdeki kum ve taşların dökülmesine yardım eder.
Elma İdrar söktürür, vücutta biriken zararlı maddelerin atılmasında yardımcı olur.
Elma Kompostosu ateşi düşürür.
Elma Kandaki şeker miktarını düşürür.
Elma Kanı temizler. Kolestrolü düşürür. Damar sertliği ve kalp krizlerini önler.
Elma Dizanteri ve paratifoda iyileşmeye yardımcı olur.
Elma Kabızlığı giderir.
Elma Uçukları geçirir.
Elma Göz ve kulak ağrılarında  da kullanılır.
Elma Öksürüğü keser.
Elma Susuzluğu keser.

Peçeteden Notlar'da Cupcake Lamba


Merhabalar hafta sonunun kapısı olan güzel cumadan... 

Merhabalar derken çok da keyfim yerinde sanılmasın. Çok sıkıldım son bir haftadır iş yerinde. Bazen bebeğimi dünayaya(inşallah) getirdikten sonra aynı iş yerine dönmeyeyim diye düşünüyorum. Bazen vazgeçiyorum, bazen bilmiyorum, bazen çok kararlı oluyorum, bazen yeter artık benim de dünya kadar hobim, zevkim vardı neden onlara zaman ayıramıyorum diye hayıflanıyorum. Ama tam bir kendin söyle kendin işit.

Derken bu sabah Ayşe Öztaş'ın Peçeteden Notlar sitesinde yaptığı ''Cupcake Lamba''yı gördüm. Dedim ''harika, bundan yapmalı, çabuk bir yerlere resmi kopyala, siteyi kopyala.'' Sonra dedim otur da bloguna kopyala, bloğu açta şu huzursuz iş yerinde iki dakikacık kendi keyfinle ilgilen.

Sonuç; oturdum yazıyorum işte.

Sonra düşündüm resimlerini de koysam kızar mı? Kendi kendime karar verdim; Hayır.

Ben resimleri kendim için koyuyorum bu yazıya, unutmak istemiyorum çünkü, bu lambadan yapmak istiyorum. Siz Peçeteden Notlar'dan bakabilirsiniz. Oradaki anlatım gayet güzel.

Kağıt lamba,cupcake kağıtları ve slikon tabancası gerekli sadece. Maliyeti çok az ama sonuç mükemmel.

Kapıdan bay bay.






7 Nisan 2012 Cumartesi

Bebek ve Çocuk Halıları


Miniğimle ilgili hayaller kurarken bulduğum bebek odası halılarından bazılarını paylaşmak istiyorum. 

Hepsi çok cici. Hepsi çok güzel...

Rastladığım markada halı seçenekleri çok çeşitli, sadece çocuklar için değil, ama ben bebek ve çocuk halıları bölümünde takıldım. 

Siz isterseniz buradan hepsine bakabilirsiniz.




















post-it'den kutu yapımı

İş yerinde kendi kendine rehabilite programım doğrultusunda internette gezinirken rastlamış olduğum ve çok beğendiğim bir fikir. Elimin altında post-it'den bol ne vardı ki. :)) Hemen yaptım iki tane. Pembe olanının içine çekmecemdeki stoktan kutuya sığmayan bir çikolata koyup, kapağını ittirerek kapatarak :)) iş arkadaşımın kızına gönderdim.  Sarıyı yine ofisten biri iç etti, nereye kaybolduğunu görmedim.

Kutu standart boy kare post-it'den yapıldığında klavyenin üzerindeki duruşundan da anlaşılacağı gibi oldukça küçük ama içine şeker, çikolata koymak için ideal. Ayrıca üzeri kumaş fiyonkla süslenebilir.  Değişik boy kare kağıtlardan yapılabilir. Daha çekici olur. Sanırım ben bu kutucuktan rehabilite programım çerçevesinde daha çok yaparım :))






Nerden bulduğuma gelince... Linki aşağıda

http://www.instructables.com/id/Origami-Post-it-box/step15/Now-take-your-trusty-Uhaul-pen-and-flatten-the-edg/

4 Nisan 2012 Çarşamba

Ailece Tatilin Keyfi Sony Projeksiyonlu Handycam'le Çıkar!

Projeksiyon özelliği sayesinde Sony Handycam; ailece geçirdiğiniz o değerli anları, istediğiniz yerde tekrar tekrar izleyebileceğiniz ölümsüz anılara dönüştürüyor!

Ailece gidilen tatillerde, anılarımızı kaydetmek ve sevdiklerimizle paylaşmak için mutlaka yanımızda bir kamera götürürüz. Peki bu kamera aynı zamanda kaydettiğimiz videoları duvara yansıtabilseydi? Videoları sevdiklerimizle birlikte geniş bir alanda izlemek için bilgisayar veya televizyona muhtaç olmasaydık? Üstelik onları dilediğimiz zaman dilediğimiz yerde izleyebilseydik? Sony’nin yeni projeksiyonlu kamerası ile tüm bunlar artık mümkün!

Projeksiyon özelliğine sahip olan Sony Handycam, içindeki videoları istediğiniz yüzeye yansıtmanızı ve dilediğiniz an izlemenizi sağlıyor. Böylece hem ailenizle beraber yaşadığınız o değerli anları ölümsüzleştirebiliyor hem de onları sevdiklerinize de izleterek paylaşabiliyorsunuz. Artık anılarınız her zaman ve her yerde sizinle!

/>Bir bumads advertorial içeriğidir.

1 Nisan 2012 Pazar

Turunç Reçeli... turunçlu-güneşli pazarlar

Turunç reçeli yapıyorum evet. İlk defa...

Ben de kendime inanamıyorum.

Hatta ablam  uğraşımı görünce aynen şöyle dedi; ''bununla uğraşacağına bir tencere yemek yapsan ya!!!''

Haklı...Ama ben bu turuncu meyveye , kokusuna dayanamıyorum. heves işte :))

Yıllar önce de taze üzüm reçeli yapmıştım kimse yememişti. Sonunun öyle olmamasını dileyerek dün akşam önce itinayla dış kabuklarını incecik-azıcık rendeledim. (Dış kabuğu acı olduğu için)

Daha sonra kabuklarını soyup iğneyle ipe dizdim. Bu aşamada biraz zorlandığımı itiraf etmeliyim. Uzun zamandır elim bir işe değmediği için olsa gerek:))

Sonra da sabah akşam değiştirmek üzere suya koydum. Şimdilik olan biten bu. Bakalım akıbeti ne olacak.

Ama rengi yeter değil mi ya:))



Herkese turunçlu, turuncu, güneşli günler...